Gülşah Der Ki :



"bazı günler kahvaltıdan önce 6 imkansız şeye inandığın olur."

23 Aralık 2010 Perşembe

Diasa da demiasa da farketmez ben diacağımı derim :)

uzun zaman oldu yazmayalı farkındayım..
eskisi kadar bilgisayarla haşır neşir olmadığımdan olsa gerek..
Diasa Mağaza Müdürüsü :) oldum görüşmeyeli.. henüz mağaza kullanımda değil.. bi kaç güne kadar açılacak.. mağaza sahibi Ferhat Beyle aynı projede buluşmamız ilginç tesadüflere dayalı.. şimdilik karşılıklı güven ve hoşgörü içinde mağaza açılışını bekliyoruz. zaman ne gösterir bilemem tabi. umarım her şey güzel olur.

dün kübram ile konuştum . bi yandan ağlayıp bi yandan konuşmak zorlasa da beni hasretimi giderdim işte kendimce.. ve kapattıktan sonra takribi :) 45 dakika ağladım. ağlamalara doyamadım desem içimdekileri ifade eder mi bilemiyorum ama onu çok özledim. çok .. sonra yavuz amca ve nevriye teyzeyle konuştum . bi postada onların özlemiyle ağladım,heder oldum :) bakma güldüğüme gerçekten bi ara salon dönmeye başladı gözümde.. baktım durumum ciddi ağlamayı kestim hemen :)

neyse uzun zaman sonra bu kadar yazı fazla :P
yakın zamanda döneceğim..

2 Temmuz 2010 Cuma

İnan/ma..

Sesini özlemedim ..
Yüzünü de,
Ellerini de,
Yanımdaki varlığını hele hiç !
Daha yazamıyorum
......Uzayan burnum, kalemime çarpıyor..
Bırakıyorum ..

21 Haziran 2010 Pazartesi

"eğer beni duyabilseydin, parmak izlerimizin dokunduğumuz hayatlardan kaybolmadığını söylerdim"

yazmak rahatlatmıyor, içimdekileri dillendirmeye korkuyorum, yol almak istemiyorum, yanlış betimlenme ihtimalimi sevmiyorum... arif olan anlar mı? bilmesini istemiyorum , üzülmesini de...


herkesi unutur da yüreğin beni saklar birtanem!

şarkıyı megaloman hale dönüştürüp söylemeyi seviyorum.. favorilerim arasında: biraz ayrılık biraz hüzün!
diğer şarkım gülşen'den. kendisinden tiksinsem de şarkıyı beğeniyorum:

"Olmayacak bişeydi zaten sen ayrı ben senden ayrı
Kimsenin suçu yok tanrı bile kabul etmedi duaları
Hiç yaşanmamış süsü versem silip detayları
Öğrenecek elbet yürek düşüp yeniden ayaklanmayı
Çok olmayanı, yok saymayı.."


17 Haziran 2010 Perşembe

zor günler..

uzun zaman oldu yazmayalı..
yazacak bir şey olmadığından olsa gerek.. bugün regaip kandili.. cemi cümle oruçluyuz :)
kübra alper ve nevriye teyze gelecek iftara.. kalabalık ile yenilebilecek en muhteşem yemeklerimizden olan şipsi yiyeceğiz bu akşam.. yada bu gece mi demeliydim :)
öyle geç okunuyor ki akşam ezanı gerçekten bire bin sevap dedikleri bu olsa gerek..
gerçi ben gibi nasipsizler 7 ayrı hamamda 40 tas su dökünsede arınamaz belki ama karınca misali niyet ettik allah rızası için oruç tutmaya işte :)
çerkez olduğum için şükürler ediyorum bazen.. iftarda en muazzam yemekleri yemek var birde şips yemek var ki bu ikisi arasındaki uçurumu çerkez olmayan çeçen olmayan anlamaz.. malum baba tarafından da çeçenlik var..neyse bu kadar milliyetçilik benim çıtır çerez eğlencelik blogum için fazla bile ..




iş hayatım da sona erdi malum..
dersane bitti kel göründü :) dün bir eczane ile görüştüm sağolsun zeynep ayarladı benim için..
işveren ile uzun uzun konuştuk soru cevap şeklinde.. en son : bize 2 gün mühlet ver biz sana kararımızı bildirelim dedi abi.. heyecenla bekliyorum yarını,artık bugün geçti..
eğer olmadı derlerse gerçkten ama gerçekten çok üzülürüm bu eczane için neredeyse son şansım.. bende niye taktım bu eczaneye bilmiyorum ama içimde bir aşk gibi ya..
ne zaman sempati duymaya başladım ne zaman bu denli istek geldi içime bilmiyorum ama istiyorum çok istiyorum :)

bir kaç gündür içim buruk.. mutsuzum.. hayatımda değişen bazı şeyler oldu diyim.. bu eczane işi olursa en azından biraz unutacağım üzüntülerimi.. umarım hayal kırıklığına uğramam..

blogla uğraşmak buraya bir şeyler yazmak güzel.. kimseye söylemesemde linki kendi kendime çalıp oynuyorum işte kimene :)

23 Mayıs 2010 Pazar

Hızla akıp giden zaman...




Günler nasılda hızla akıp gidiyor..uyanıyorsun öğlen oluyor ve sanki akşamı göremeden gece kapında.. yaz geldi ışıl ışıl her yeni gün.. içimde bu yaz ne yapsam,nereye gitsem,kimi görsem düşünceleri uçuşup duruyor...

mervemi çok özledim.. canım dostum.. arayamıyorum ,o aradığındada nasıl oluyorsa açamıyorum - e arada oluyor yani- :)) gidince beni iyi bir fırçalayacak :) çok özledim seni dostumm çooookkk..

dün kübra bizdeydi .. size geliyorum diye telefon eder etmez güzel bir kahvaltı hazırlamaya koyuldum.. bizimkisi bi sevindi bi sevindi .. canım yaa,herşeyimm.. sonra nurhayat ablayı çağırdık bi fasılda onunla yaptık,rana her zamanki gibi bizi gülmekten öldürdü,deli kız..



bugün ne oldu dersin?. .. dersaneye geldim ve dolabımı açtım ki .. ne göreyim bir pembe kutu.. içinde mor tüllere sarılı çikolatalar şekerlemeler ve bir not.. allahım her gün biri bana süpriz yapmıştır belki diye açıyorum dolabımı :)) işte o gün bu gün .. :)) ayşegülüm bana süprüz :) yapmış.. o kadar sevindim ki ya.. resmen ağzı kulaklarına varmak deyimini mecazdan sıyırdım ..
ben kutunun sevincini yaşarken kapı çalındı bir öğrenci tebeşir almak için içeri girdi de yüzümü zor toparladım .. ayşegülüm çok teşekkür ederim canım ya .. off off





6 gün sonra finallerim başlıyor .. ayın altısında 4 final yedisinde de 3 final var.. resmen 1 yılı geride bırakıyorum edebiyat yolculuğum da.. derken iki derken üç.. allahım mezun oluyorummm :))

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Narnia / Prens Kaspiyan



yo yo film eleştirmenliği yapmıçam ...
çocuklarla bugün bu filmi izledik sadece..
telefon konuşmamda :
-ya çocuklara ne izletsem acaba derken ben,bir ses:
-afederseniz kulak misafiri oldum,benimde kızım film izlemeyi çok sever Narnia'yı tavsiye ederim diyince aldım gitti..
ve çok şükür çocuklarda beğendi... Narnia ordusu yeraltına pusu kurup kötüleri yenince alkış kıyamet koptu anfide ..
gerçekten mutlu bir tabloyduk..


...ve babam burada ve kardeşim ..
ve çayım yanımda..
e daha ne olsun..
ankaraya(?) kavuşursam bir de
değme keyfime
e mi? değme :)

18 Mayıs 2010 Salı

Koş !


insanın doğruyu söyleyince 9 köyden kovulması ne kadar enter Hasan..
üstelik söylediğin doğru bütün yanlışların belini kırabilecek bir doğru iken..
kazanılmış olumsuz deneyimler dururken insanın ille de o deneyimleri yaşamak istemesi hangi mantığa sığar ki.. gerçekten bilemiyorum...

hayatımda yüzüne bir kez güldüğüm her insanı mutlu etmek istiyorum..
ama öyle çelme takanlar oluyor ki bir an sevmekten soğuyorum..

herkese iyi olmak er kişinin işi , burayı anladım
er kişiye kim iyi olacak onu da anlasam bi..

insan gerçekten iyi olabildiği kadar insan..
vicdan mekanizmasına milyarlar sıkışan insanlar var ki
tamiri güç ücreti fazla hastalıklara sahip kendileri..

hiç durmaksızın insanları mutlu etmek ve bunun sonucuna mutluluğu bağlamak
veya tam tersi ; insanların kederleriyle kederlenmek,dertleriyle muzdarip olmak sanıyorum bu zamanda ütopik bir olgudan öteye geçemeyecek..

ruhları kirlenmiş,iyilikten nasibini alamamış,üşengeç kimlikleri etrafımda görmek istemiyorum..
gerçekten bazen hayat katlanılmaz bir hal alıyor...

Takatini zorla ve koş…Oraya…

Kent soysuzlarının, aşk eşkıyalarının, gurur kırmak için hendek kazanların,
dokunuşun esrarından acizlerin, kontrol edilmeyen sevilerin, intiharla
harlanmayan yaşamların olmadığı oraya… Koş…